aikidojo
  Trakyalılar Tarihi
 

Vikingler Trakya'dan mı göç etti?

 

Okyanusların Troia'yı yutmasından sonra, o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı. Troia'nın oğullarının doğduğu bu çağda, dünya üzerindeki imparatorluklar, gökteki yıldızlarınmavui parıltıları kadara dağınık, fakat belirgindi. (Bir Trakya efsanesinden) Burası, savaş tanrısı Ares'in ve soğuk kuzey rüzgarlarının tanrısı Boraeus'un anavatanı... İnsanları da en az soğuk kuzey rüzgarları kadar katı olan bu coğrafya, antik dünyanın en vahşi bölgesi kabul edildiği için, Yunanlılarca bu tanrılara layık görülmüş... 

Bu topraklar ayrıca, Akdeniz dünyasının en sert iklimli bölgesi. Ege'deki Sisam Adası'ndan gelen ilk kolonici Yunanlılar, gerektiği gibi giyinmedikleri için, keskin soğukta donan bacak ve burunlarını kaybetmişlerdi... 

Kasım geceleri sisli geçiyordu bu diyarlarda. Çevrede dolaşmaya çıktıysanız eğer, savaşçı Trak kabilelerinin savaş çığlıklarını ve zafer kutlamalarındaki kadeh tokuştıırmalarını duyabilirdiniz. Burası aynı zamanda, tanrı Dionysos'un geçmişte olduğu kadar bugün de dönümlerce bağ alanıyla kutsadığı ülkedir... 

Heredotos der ki: "Hintlilerden sonra en kalabalık olanlar Traklardır. Bir tek adamın komutasında, ya da tek iradeyle hareket etseler, hiç yenilmez ve bence halkların en güçlüsü ve en kalabalığı olurlardı. Traklar için iş görmemek kibarlıktır. Toprakta çalışmaksa şerefsizlik ve aşağılık. " Antik çağların en savaşçı toplumu olan Traklar, gittikleri her yere en iyi bildikleri üç şeyi götürdüler: At, şarap ve savaş... 

Troialıların sonuncusu: Trakyalı Tiras
Romalıların Balkanlara gelişi ile tarih sahnesinden silinen Traklara ne olmuştu? Heredotos'a, sayılarını Hintlilerle karşılaştıracak kadar kalabalık olan bir halk, nasıl bir anda tarih sahnesinden silinmişti? 

Arkeolojik ve etimolojik araştırmalar, M.Ö. 7000'lerden itibaren Balkanların önemli bir kısmına hakim olan Traklann, Rusya bozkırlarından Ege'ye, İlliryalıların ülkesinden Karadeniz sahillerine dek uzandığını gösteriyor. Trakların bölgedeki etkilerini artırmasıysa, M.Ö. 1200 ile 200'ler arasındaki bin yılhk süreci kapsıyor. Bir başka deyişle, Troia Savaşı ile başlayan uzun bir döneme. 

M.Ö. 1200'ler, bugünkü gibi, Ege Denizi'nin iki yanının birbirine diş bilediği, kent-devletlerin çeşitli ittifaklar kurarak birbirleriyle savaştığı bir dönemdir. Bu savaşların en ünlüsü ise Akhalar ile Troialılar arasında geçen ve günümüzde filmlere konu olan Traia Savaşı'dır. 

M.Ö. 1 184'te, Troia'nın düşüşüyle birlikte, binlerce Troialı ülkelerinden ayrıldı. Anadolu'dan dünyanın dört bir yanına uzanan bu büyük göç, aralarında Roma'nın kuruluşunu anlatan Aeneas olmak üzere pek çok efsaneye esin kaynağı oldu. 

Efsaneler, vatanlannı terk etmek zorunda kalan Traialılara dair pek çok hikaye anlatıyor. Fransızlara göre onlar, Tours kentini kuran kahramanlardı. Kuzey İtalyahlara göreyse, gerçek Troialılar, yıkılan kentlerinin adını Torino'ya verenlerdi. İngilizler içinse Troia'dan kaçanlar, Comwall Düklüğü'nü kuran ve Plymouth'ta Yecüc ve Mecüc isimli devi yenen efsanevi kahraman Corineus'u izlemişlerdi... 

Kökenini Troia'da arayan bir başka halk ise, çok daha uzaklardan geliyor: İsveç'ten! İsveçlilerin bir çeşit "Ergenekon Destanı" da diyebileceğimiz mitolojik öyküye göre, İskandinav kavimlerinin atası, Troia'nın yıkılışından sonra Trakya'dan kuzeye doğru yüzyıllar süren bir yürüyüşe başlayan Tiras ve oğnllarından başkası değildi! 

Troia'nın unutulmuş evlatları: Aesirler
Homeros ve Etrüsk kaynaklarına göre, Troia'nın düşüşünden sonra 30.000 Troialı kenti terk etti. Troia'nın son günlerini anlatan kaynaklara göre, yenilgiden sonra burada kalmayıp göç etmelerinin en önemli nedeni, Yunanlıların kenti acımasızca yağmalamasıydı. Fransa, İtalya, İngiltere, İskandinavya'daki efsanelerden... Hangisi gerçek? Troialılar aynı anda Fransa, İtalya, İngiltere ve İskandinavya'da olamayacağına göre, efsanelerin büyük bir kısmının "yakıştırma" 0lduğn ortaya çıkıyor. 

Yine de arkeolojik ve etimolojik çalışmalar, bu iddialardan en azından ikisini bir miktar doğruluyor... M.Ö. 1 200'lerde Troia'da yerel halk tarafından konuşulan Luvi dili ile Etüskçe arasında bulunan şaşırtıcı paralelliğin çok daha çarpıcı bir örneği, çağdaş Baltık dilleri ile Trak dili arasında mevcut! 

İsveçlilerin "Ergenekon Destanı"na geri dönersek... Efsaneye göre, savaştan sonra hayatta kalan en iyi savaşçılardan oluşan Troialılar, Karadeniz'in kuzeyindeki Azak Denizi'ni geçerek Don Nehri kıyı ları na vardılar. M.Ö. 1 150'de, Macaristan'dan Don kıyılarına uzanan bölgede Sicambria Krallığı'nı kuran Troialı fatihlere, bölgenin yerli halkı olan İskitlerin dilinde "demir adam" anlamına gelen "Aesir" adı verilmişti. 

Ve bu demir adamlar, yine Troia gibi güçlü bir şekilde tahkim edilmiş olan "Aesgard" kentini kurdular. Bölge, artık "demir adamların ülkesi", "Asaland" ya da "demir adamların evi", yani "Asaheim" diye biliniyordu. 

Aesirler, yüzyıllar sonra Kimmer ve İskit akınıarı karşısında kuzeye göç ettiklerinde, arkalarında, Karadeniz' den dar bir boğazIa ayrılan Azak (Azov) Denizi'ne verdikleri isimlerini bıraktılar... 

İskandinavlar Troia'dan mı göç ettiler?
İskandinav tarihinin eksiksiz bir değerlendirmesini yapmak epey zor. Çünkü yazılı kaynakların çok az bir kısmı, M.S. 600 yılından öncesine dayanıyor. Bu "görece eski" kaynakların önemli bir kısmı da Romalı tarihçi Tacitus (M.S. 55-117) ve Got krallarının resmi tarihçisi Jordanes'e (M.S. 500-551) ait. Dolayısıyla, bazı tarihsel sorular kolaylıkla cevaplandırılamıyor. 

Karadeniz'in kuzeyine geldiklerinde Aesirler diye anılan kabileler konfederasyonunun, gerçekten Troia' dan göç edip etmediğini hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğiz. Bu iddiayı ortaya atanlardan biri, bizzat Halikarnasoslu tarihçi Heredotos olsa bile! 

"Karadeniz'in kuzeyindeki uzak kolonilerde yaşayan halk, oraya Troia Savaşı'ndan sonra yağmalanan şehirden kaçanların soyundan geliyor." Asıl şaşırtıcı bilgiler, son 10 yılda arkeolojik kazılardan elde edildi. Ulaşılan son bulgular, M.Ö. 1150'lerde Karadeniz'in kuzeyinde kurulan Sicambria Krallığı'nın, Antik Grek kaynaklarındaki efsaneleri doğrularcasına, Trak ve Kimmer kültürlerinin güçlü bir karışımı olduğunu ortaya çıkarıyor. 

Öyleyse, Karadeniz'in kuzeyinde büyük bir uygarlık kuran Traklar nereye gitti? Tarihi veriler, "kuzey-kuzeybatı" yönünü işaret ediyor. Doğudan gelen İskit ve Hun boylarının önüne kattığı Trak-Kimmer kabilelerinin büyük bir kısmı, Ba1tık ve Danimarka sahillerine, oradan da İskandinavya ve hatta İngiltere'ye uzandılar! 

Kuzeye gitmek
Aesirler, İskandinavya'daki yeni vatanıarına birbirini izleyen kafileler halinde göç etti. Ba1tık kıyılarına vardıklarında, Romalılar ile savaşan inatçı Germen kabileleri ile karşılaştılar. Bölgedeki Germen kabilelerin en inatçıları Gotlardı. Aesirler, büyük mücadeleler sonunda sadece Baltık kıyılarına değil, İskandinav Yarımadası'ndaki yerel kabilelere de üstünlük sağladılar. 

Baltık bölgesine göç eden Aesirler (daha sonraları Svearlar, günümüzde ise İsveçliler), birçok klan ve kabileye sahipti. Bu kabilelerden en göze çarpanı Vanirlerdi. Vanirler, sonraki yüzyıllarda Daner, yani Danimarkalılar olarak bilinecekti.

Bununla beraber, Aesirler ile birlikte hareket eden kabilelerin en amansızı, adları "vahşi savaşçılar" anlamına gelen "Herüller"di. Romalıların "Harii" ve "Aeruli" dedikleri Herüller klanı, Aesirlerin yerel halkla mücadele ederek İskandinavya'ya yerleşmesini sağladı. 

İşin ilginç yanı, safkan İskandinav ırkının arayışında olan "İsveç NeoNazileri"nin, bu efsanelere sıkı sıkıya sarılıyor olması! Köklerini Troia harabelerinde arayan kuzeyli Neo-Naziler, bu doğrultudaki her türlü bilgi kınntısı hakkında, "Stoffi1front" gibi malum tartışma forumlarında sayfalar dolusu "beyin fırtınası" yapıyorlar! 

Geçtiğimiz yıllarda, bir Anadolu Yörük köyündeki arkeolojik kazı alanında gündelikçi olarak çalışan yöre insanlarının DNA'ları alınmış ve o köyde yaşayan köylüler, 3000 yıl önce bu topraklarda yaşayanlar ile akraba çıkmıştı... İster misiniz şimdi de İsveçli Neo-Naziler Trakyalıları "öz be öz kızanları" ilan etsin? 

"İsveçli kızanlar" hayal ürünü mü?
Efsanelerin büyük çoğunluğu hakkındaki bilgiyi, eski İskandinav mitlerini tercüme eden, İzlandalı tarihçi Snorri Studuson'un (M.S. 11791241) "Prose Edda"sı sağlıyor. Prose Edda, İskandinavya'nın efsane ve mitolojik olaylarına ilişkin akılcı bir açıklama getiren ilk eser. Maalesef, birçok tarihçi, konuyla ilgili materyallere kayıtsız kalıyor. 

Snorri Studuson, Aesiderin Küçük Asya'dan geldiklerini yazmış ve Troia'nın düşüşü ile İskandinav mitolojisindeki tanrılar ve insanlar arasında geçen büyük savaş olan Ragnarök'ü karşılaştırmış. Troia'nın hikayesi, antik çağlardan beri birçok kültür tarafından bilinmekteydi. Sturluson'un yaptığı şey, kuzey mitolojisindeki tanrılar ile Troia Savaşı' nın kahramanlarını karşılaştırmaktı. 

Tıpkı ünlü çizer Robert E. Howard'ın "Kimmeryalı Conan" ile yaptığı gibi... Tek bir farkla. 3000 yıl önce Trakya'dan göç eden "İsveçli kızanlar" bir hayal ürünü değil! 

Trakça'dan İskandinavya'ya uzanan bazı kelimeler * Beras (Kahverengi): Beras (Lituanca), Bers (Letonca), Bero (Eski Yukart Almanca) * Berga (Tepe): Berg (Eski izlanda dili), Brega (Eski Bulgar dili) * Berza (Huş ağacı): Berzas (Lituanca), Berzs (eski Prusya dili) * Dinga (Verimli toprak):Oinga (Letonca), Dyngia (Eski izlanda.dili) * Sautis (Uykucu):Sautis (Letonca) * Skarke (Günfüş para): Skark (Eski Norse dili) * Suras (Tuzlu): Suras (Litııanca),Surs (Letonca) * Upa (ırmak): Upe (Lituanca), Upe (Letonca) * Zilma (Yeşilik): Zemle (Letonca çimen anlammda) 

Kaynaklar
Christopher Webber & Angus McBride, The Thracians, Londra 2001 V. Neroznak, Paleo-Balkan Languages, Moskova 1978 Ivan Duridanov, Ezikyt na trakite, Sofya 1976 Rasmus Rask, Undersogelse om del gamle Nordiske Kopenhag 1818 (Focus-Mart 2005)

 
 
  Bugün 51 ziyaretçi (103 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol